Son günlerde sosyal medyanın etkileri üzerine tartışmalar yapılırken, bir olay tüm dikkati üzerine çekti. Adana’da yaşayan 20 yaşındaki bir genç, sosyal medya üzerinden canlı yayın açarak, annesi ile birlikte yaşadığı evi ateşe verdi. Olayın ardından hem sosyal medya kullanıcıları hem de güvenlik güçleri duruma dair şaşkınlıklarını gizleyemedi. Peki, bu genç neden böyle bir eyleme başvurdu? Sosyal medya ve bireyler arasındaki ilişki nedir?
Olay, Adana'nın Seyhan ilçesinde gerçekleşti. İddiaya göre, bir hafta boyunca sosyal medya üzerinden canlı yayın yaparak gündem olan genç, önceki gün, 3. kattaki evinde annesiyle birlikte yaşadığı daireyi ateşe vermek için plan yapmaya başladı. Canlı yayında izleyicilerine, 'Bugün farklı bir şey deneyeceğim' diyen genç, daha sonra annesiyle birlikte aracılığıyla ateşe vermek istediği eşyaları görüntülemeye başladı. Bu süreçte, izleyicilerinin tepkileri ve yorumları dikkat çekti. Bazı izleyicileri olaya protesto ederken, bazıları ise durumu eğlenceli buldu.
Yangın anı, sürecin en çarpıcı noktası oldu. Genç, canlı yayındaki izleyicilerine, 'Görmek istediğiniz şey bu' diyerek akıllara durgunluk veren bir eylemde bulundu. Hızla yayılan alevler, kısa süre içinde bütün evi sardı. Olayın ardından çevredeki vatandaşların ihbarı ile gelen itfaiye ekipleri, yangını kontrol altına almakta zorlandı. Yangın sonunda ev tamamen kullanılamaz hale gelirken, olay sırasında kimsenin yaralanmaması teselli kaynağı oldu. Ancak, bu durum sosyal medyada büyük bir infial yaratmaktan geri kalmadı.
Olay sonrası sosyal medya platformlarında geniş yankı buldu. Birçok kullanıcı bu durumu eleştirirken, bazıları ise genç adamı cesaretinden dolayı kutladı. Sosyal medya bağımlılığının bireyler üzerindeki etkisini gözler önüne seren bu olay, aslında daha büyük bir problemin habercisi olarak değerlendiriliyor. Gençlerin sosyal medya üzerinden aradıkları ilgi, bazen tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor. Bu tip eylemler, bireylerde sınırları aşma hevesinin tetiklenmesine neden olmakta ve daha büyük krizlere yol açabilecek izler bırakabilmektedir.
Sosyal medya fenomeni olma hevesi gençler arasında yaygınken, bu durum eğlenceden çok, tehlike ve yıkım serüvenine dönüşebiliyor. Özellikle gençlerin duygusal durumları ve kimlik arayışları, bu tür aşırı davranışları körükleyebilir. Olayla ilgili olarak sosyal medya uzmanları, "Bu gibi durumlarda gençlerin daha fazla yönlendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiğini" belirtiyor. Sosyal medya üzerinden yapılan yayınların adeta bir yönetmenlik eylemi haline geldiği günümüzde, paylaşımların sorumluluğu büyük bir önem taşımakta.
Sonuç olarak, bu tür olayların yaşanmaması için hem ailelerin hem de toplumun, gençler hakkında daha dikkatli ve bilinçli davranması gerektiği aşikâr. Günümüzde, dijital dünya ile gerçek dünya arasındaki çizgilerin giderek bulanıklaştığı bir süreçte, her bir bireyin sorumluluğunu bilerek hareket etmesi zorunluluk haline gelmiştir. Aksi takdirde, sosyal medya üzerindeki bu tür eylemler sadece bireysel bir olgu değil, tüm topluma yayılabilecek bir olumsuzluk haline dönüşebilir.
Bu trajik ve düşündürücü olay, sadece Adana'da değil, tüm Türkiye'de sosyal medya kullanımı ve bireylerin üzerindeki etkileri üzerine bir tartışma başlatmış oldu. Gençlerin sosyal medya ile ilişkisi, eğlenceden çok bir yaşam şekli haline gelirken, her bireyin bu platformda yaptığı paylaşımların sonuçlarını göz önünde bulundurması gerektiği unutulmamalıdır.