Geleneksel Ramazan ayı, dünya genelindeki Müslümanlar için manevi bir bütünleşme ve dayanışma dönemi olarak bilinirken, Gazze’de yaşanan zorlu koşullar bu anlamı daha da derinleştiriyor. Gazze’deki insani durum, savaş ve çatışmalardan kaynaklanan büyük yıkımlarla birlikte, Ramazan ayında dahi iftar sofralarının kurulmasına engel olmuyor. Hüzün, kayıp ve acı ile yoğrulmuş bir ortamda, insanların birbirine destek olması ve birlik içinde iftar yapması, bu ayın ruhunu en güçlü şekilde yaşatıyor.
Gazze’nin dört bir yanında, geçmişten günümüze süregelen iftar geleneğinin yıkım ve enkaza rağmen nasıl yaşatıldığına tanık oluyoruz. Yerel halk, dar gelirli aileler için yardımlar düzenleyerek ihtiyaç sahiplerine hitap ediyor. Gıda dağıtımının yanı sıra, birlikte iftar yapma organizasyonları, Ramazan ayının getirdiği manevi atmosferi canlı tutuyor. Yıkılan binaların arasında kurulan iftar sofraları, yalnızca birer yemek masası değil, aynı zamanda insanların acıları ve umutları ile paylaşıldığı birer dayanışma simgesi haline geliyor.
Birçok sivil toplum kuruluşu ve yerel dernek, Gazze halkının dayanışma ruhunu yansıtmak için iftar organizasyonları düzenliyor. Katkıda bulunanlar, genellikle evlerinde veya toplu alanlarda, geleneksel yemekler hazırlıyor ve bu yemekler, ihtiyaç sahipleriyle paylaşılıyor. İnsanların birlikte oturup yiyip içmesi, kaybettikleri aile üyeleri ve arkadaşları ile ilgili üzüntülerini bir nebze olsun hafifletiyor.
İftarın, sadece açlığın giderilmesi değil, aynı zamanda sosyal bağların güçlenmesi açısından da önemli bir ritüel olduğunu belirten Gazze halkı, bu geleneği sürdürmekte kararlı. Yıkılmış sokaklar ve harabe binaların arasında kurulan iftar masaları, insanların bir araya gelmesine ve aynı çatı altında dayanışma göstermesine olanak sağlıyor. Bu tür etkinlikler, Ramazan’ın ruhunu dışarıda bırakmamak için bir mücadele haline geliyor ve içindeki umut ışığını canlı tutuyor. Her ne kadar fiziksel olarak zorlanıyor olsalar da, Gazze halkı, bu zor koşullarda birbirlerine olan bağlılıklarını pekiştiriyor.
Her akşam iftar vakti, Gazze’nin farklı bölgelerinde kurulan sofralar, toplumun dört bir yanındaki insanları bir araya getiriyor. Genç yaşlı demeden herkes, bu sıcak ortamda bir araya gelerek ramazanın güzelliklerini yaşıyor. Aileler, komşular, arkadaşlar ve tanımadıkları insanlar bile, aynı sofrada buluşarak, ortak bir payda oluşturmanın verdiği huzuru yaşıyor. Yıkım ve acıların ortasında birleşmek, husturu paylaşmak, bu insanların yaşamlarına bir anlam katıyor.
Ramazan ayı boyunca, bu geleneksel iftar sofraları, sadece açlığın doğrudan giderilmesini sağlamıyor; aynı zamanda insanların birbirleriyle olan bağlarını da güçlendiriyor. Topluluk içerisinde yardımlaşma duygusu, Gazze’de adeta bir yaşam kaynağı haline geliyor. Komşuluk ilişkileri, paylaşma arzusu, yıkımın getirdiği zor günlerde bile ayakta kalmaya davet ediyor. Aynı zamanda bu el ele vermek, yaşanan kayıplara karşı birer duruş sergilemek anlamına geliyor. Ramazan’ın ruhunun zedelenmesine izin vermeyen Gazze halkı, mücadele ve dayanışma ile umutlarını tazeliyor.
Sonuç olarak, Gazze’de yıkım ve enkaz arasında kurulan iftar sofraları, hem mevcut insani krizin hem de dayanışmanın bir simgesi haline geliyor. Bu yıl, etkisi hissedilen savaşın gölgesinde dahi, insanlar birbirlerine yardım etme ve dayanışma ruhunu canlı tutma çabalarını sürdürüyor. Yıkımın ortasında tıpkı birer ışık gibi parlayan bu iftarlar, hayatın ne denli zorluklarla dolu olsa da, umut ve sevgiyle dolu olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Gazze halkı, zor günlerde bile iftar sofralarını kurmaya devam ederek, birlik ve beraberlik içinde Ramazan’ı yaşamaya kararlı.