Alman ordusunun savaşa hazır olup olmadığı sorusu, son yıllarda Avrupa ve dünya genelinde sıkça gündeme gelmektedir. Özellikle Rusya'nın Ukrayna ile yaşadığı çatışmalar ve NATO'nun doğu kanadındaki artan gerginlikler, Almanya'nın askeri gücünü ve hazırlıklarını sorgulatmaktadır. Ancak, mevcut veriler ve uzman görüşleri, Almanya'nın bu tür bir askeri çatışmaya ne kadar hazır olduğunu net bir şekilde ortaya koymamaktadır.
Alman ordusu, Bundeswehr, kendi içinde oldukça köklü ve disiplinli bir yapıya sahip olsa da, son yıllarda yaşanan finansal kısıtlamalar ve askeri bütçedeki yetersizlikler, ülkenin askeri hazırlık düzeyini etkilemiştir. Federal Hükümet, savunma harcamalarını artırma kararı almasına rağmen, bu artışlar hala gereken seviyede değildir. Örneğin, NATO ülkeleri için belirlenen %2’lik savunma bütçe hedefine ulaşmak, hala hayal gibi görünüyor. 2023 yılı itibarıyla Almanya'nın savunma bütçesi, GDP’nin yalnızca %1.5’ine denk geliyor. Bu durum, askeri teçhizatın modernizasyonu ve yeni ekipman alımları konusunda sıkıntılara neden olmaktadır.
Bunların yanı sıra, Almanya'nın askeri doktrinleri, hızlı müdahale yeteneği açısından eleştirilmektedir. Birçok uzmana göre, Bundeswehr, modern savaşın taleplerine ayak uydurmada zorlanmaktadır. Bunların yanı sıra, personel sayısındaki azalma da önemli bir sorun teşkil etmektedir. 2020 yılı itibarıyla, Alman ordusunun insan kaynağı, en eski zamanlarına kıyasla yüzde 30 oranında azalmıştır. Aynı zamanda, birçok askeri personelin emekli olması ve yeterince yeni alım yapılmaması, ordunun savaş gücünü doğrudan etkilemektedir.
Almanya, tarihsel olarak diplomasiye ve barışçıl çözümler bulmaya yönelik bir yaklaşım benimsemiştir. Ancak günümüz dünyasındaki gelişmeler, askeri hazırlıkların artırılmasını zorunlu kılmaktadır. ABD'nin Avrupa'daki askeri varlığını artırması ve Rusya’nın agresif tutumları, Almanya’nın savunma politikalarını gözden geçirmesine neden olmuştur. NATO’nun doğu kanadındaki ülkelerle olan işbirliği, Almanya'yı önemli bir üs haline getirmiştir; ama bu durum, pek çok uzman ve analist tarafından daha çok sözde bir güven bakımından değerlendirilmektedir.
Ayrıca, Savunma Bakanı Christine Lambrecht’ın yaptığı açıklamalar, genel kamuoyunda ülkelerin savaş hazırlıkları konusundaki sahici algısını oluşturuyor. Çeşitli güvenlik uzmanları, Almanya’nın sadece askeri chaik ile değil, aynı zamanda entelektüel kapasite ile donatılmış, iyi bir stratejik plan dahilinde hareket etmesi gerektiğini belirtmektedir. Hatta bazı stratejistler, Almanya'nın Askeri Gücü’nün, Soğuk Savaş sonrası dönemde en zayıf seviyelerde olduğunu iddia etmektedir.
Almanya'nın uluslararası ilişkilerindeki başta Rusya ve Çin olmak üzere diğer büyük güçlerle ilişkileri, askeri stratejilerini de doğrudan etkilemektedir. Ülkenin askeri güç olarak küresel sahnede daha aktif rol alması, ulusal güvenliği sağlama zorunluluğuyla da bağlantılıdır. Ancak mevcut durum, savunma güçlerinin altyapısının ve hazırlık seviyelerinin oldukça zayıf olduğunu gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Almanya’nın savaş hazırlıkları ile ilgili olarak tam bir bilgi akışı sağlamak oldukça zor. Mevcut durum ve siyasi arka planda yaşanan gelişmeler, daha fazla şeffaflık ve adım atma ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Ülkenin güvenliğini artırmak için atılacak adımlar, yalnızca askeri harcamalardan değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejik planlama ile de doğru orantılı olmalıdır. Bu durumdan hareketle, Almanya'nın hem NATO içerisindeki rolü hem de uluslararası barışı koruma görevindeki etkisi, savaş hazırlıkları konusunda daha fazla tartışma ve değerlendirme gerektirmektedir.